Müzikle tedavi mümkün mü?
Acaba evrimsel biyoloji bu konuda ne diyor? Evrimsel
Biyoloji Uzmanları, işitme duyusunun hayatta kalma çabası adına çok eski
çağlarda oldukça önemli olduğu üzerinde duruyor. Yaprak hışırtısı ve dalların çıtırtılarını işiten ilkel insan, bu
şekilde tehlikeleri fark edip düşmanlardan korunmada önemli aşamalar kaydetmiş.
Yeryüzündeki
canlılar olarak birbirimizden etkilendiğimiz kadar evrenden ve çevremizden de
etkileniriz. Aslında, bizler evreni dinleyebildiğimiz kadar “işitiriz”. Duyma yetisini
bir şekilde yitirmiş olanlar bile diğer yetilerini kullanarak işitebilir. Buna
en iyi örnek, klasik müziğin en iyi temsilcilerinden Beethoven’dır. Bestelerini
dişlerinin arasına tutuşturduğu bir tahtayı piyanonun rezonans kutusunun üstüne
dayayarak beste yapan biriydi Beethoven.
Çok uzak geçmişe bakarsak, insanlar yüzyıllar
boyu hastalıkların iyileştirilmesinde çeşitli tedavi yöntemleri aramışlar. Lisans
eğitimim sırasında sağlık bilimleri tarihinin işlendiği bir derste bu ilginç tedavi
yöntemlerini detaylıca işlemiştik. Beni en çok şaşırtan da kötü ruhu çıkarmak
için hastaya yapılan penetrasyon (bir uzvu delme) uygulamaları olmuştu. İçine
kötü ruh girdikten sonra hastalandığı düşünülen kişinin kafatasından bir oyuk
açılır ve kötü ruhun bu şekilde bedeni terk edeceği düşünülürmüş. Bu şekilde
hastayı tedavi ettiklerine inanırlarmış. O zaman bana çok şaşırtıcı gelmişti,
ancak şu anda kanseri tedavi etmek için kullanılan kemoterapinin penetrasyonun çağımızdaki
bir çeşidi olduğunu söyleyebiliriz.
Uygulanan cerrahi işlemlerin yanında ilkel
kabilelerde hekimler kötü ruhu hasta bedenin içinden çıkarmak için çeşitli bitkilerle,
müzik, ritm ve dansı da tedavi amaçlı
kullanmışlar. Türkiye’de uygulanmayan, Amerika’nın 1977’de bilim dalı olarak
kabul edilip 1998’de uygulanmaya başlanan müzikoterapi, eski çağlardan beri
birçok hekim tarafından zaten uygulanagelmiş bir yöntem. (Music as Medicine,
www.musicasmedicine.com, University Hospitals,
CWRU, 2009) Farabi, İbni Sina gibi bilim insanları müzikoterapiyi
alternaif bir tedavi yöntemi olarak değil geleneksel tedavi yöntemi olarak
kabul etmiştir. Amerikan Müzikoterapi Birliği’nin “Müzikoterapi, bazı
bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada
müziği ve müzik aktivitelerini kullanan uzmanlık dalıdır.” şeklindeki tanımı da
oldukça dikkat çekicidir.
Müzikoterapi konusunda bahsettiğimiz yıllardan
çok daha eskilere gittiğimizde bu konu ile ilgili ilk yazılı kaynaklara Kahum
papirüslerinde rastlandığını görürüz. Yunan
Filozof Pythagoras, 6. yüzyılda müzikoterapi uygulamalarına katkıda bulunmuş. Elle
tutulur ilk doküman ise 1454 yılında Osmanlı İmparatorluğu zamanında Beyazıd
Külliyesi’nde bulunmuş. Mental hastalıklar o dönemlerde Türk müziği makamlarıyla
tedavi edilmiş.
Son yıllarda müzik ve beyin ile ilgili yapılan
çalışmaların artmasıyla üzerinde çokça durulmaya başlanan müzikoterapinin
kullanım alanlarına baktığımızda karşımıza geniş bir yelpaze çıkıyor. Bu
yöntem, psikiyatrik hastalıkların, kronik hasalıkların, kanserin, madde
bağımlılığının tedavisinde kullanılmaktadır. Batı’da hastane, klinik, gündüz
bakımevi, okul, madde bağımlılığı merkezi gibi yerlerde beş binden fazla uzman
beden ve ruh hastalıklarını müzikoterapi ile tedavi ediyor. Bunun dışında ameliyatlarda
uygulanan müzikoterapi ile anestezi malzemelerinde %50 tasarruf yapıldığı ortaya
konulmuştur. Hastaların ameliyat sonrası oluşabilecek komplikasyonlarında
önemli bir azalış kaydedilmiştir.
Günlük hayatın stresinden kurtulmak için düşük
frekanslı ses dalgalarından oluşan kuş, dalga, su, rüzgar sesleri insanın uyku
sırasındaki beyin dalgalarına yakın düşük dalga boyları içerdiğinden bir terapi
sağlamaktadır. Bunun dışında bu sağlığı korumada ve sürdürmede, stres yönetiminde,
ağrıları azaltmada, duyguları yönetmede, hafızayı güçlendirmede, iletişimi arttırmada,
fiziksel rehabilitasyonda da olumlu etkiler sağlar. Bilişsel kabiliyetlerin
azaldığı demans, parkinson, alzheimer gibi hastalıklarda da müzikoterapinin
kullanıldığını görüyoruz.
Çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerine de
katkı sağlayan müzikoterapi davranış bozukluğu, dikkat eksikliği tedavisinde, iletişim
becerilerini geliştirmede kullanılmaktadır.
Depresyonun ve birçok psikiyatrik hastalığın
nedeni serotonin, norepinefrin, dopamin, melatonin, kortizol, adrenalin,
testosteron gibi hormonların dengesinin bozulmasıdır. Müzikoterapinin, bu hormonların
dengesinin düzenlenmesinde olumlu etki sağladığı ortaya kondu. Ayrıca, kronik
hastalıkların tedavisinde de kullanılan müzikoterapinin kan basıncı, solunum
ritmi, solunum kalitesi, nabız sayısı gibi fizyolojik olaylara olumlu etki
yaptığı artık bilinmektedir.
Kaynaklar
"Power of
Music", Early Childhood News, by F. Ruscher.
Reader's Digest
Magazine, 1999.
Music Therapy.
ca-Kanada Müzikle Tedavi Merkezi.
http://tampamusic.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder